Salsanın 1930’lu ve 1940’lı yıllarda Küba’da geliştiği düşünülmektedir.

1930 ile 1960 arasında Küba, Porto Riko, Meksika ve Güney Amerika’dan çeşitli müzisyenler New York’a gösteri yapmak için gelerek buraya, beraberinde getirdikleri kendi yerel ritimlerini ve müzikal formlarını tanıtmışlardır. Böylelikle New York’ta bu farklı müzikal formlar kaynaşmış ve özellikle Küba’dan gelen müziklerle Amerikan jazz müziği harmanlanarak salsa müziği oluşturulmuştur. Fania adlı bir müzik şirketi bu yeni karışımın daha kolay kabul görmesini istemiş, daha kolay satabilmek içinse bu müziğe salsa adını vermiştir. Salsa müziği adından da anlaşıldığı gibi yeni bir müzik türü değil, Latin ezgilerinin özel bir şekilde harmanlanarak geliştirilmiş halidir.

Salsa bu aşamadan sonra Küba, Porto Riko ve Güney Amerika’ya geri dönerek orada yeni ve harmanlanmış formunda gelişme göstermeye devam etmiştir. Gelişme gösterdiği her bölgede biraz farklılıklar oluşturduğundan çeşitli kollara ayrılmıştır. Bugün timba da denilen Küba salsası, Porto Riko salsası ve Kolombiya salsası denilen birbirinden farklı salsa müziği stilleri mevcuttur.

1970 li yıllardan sonra ise salsa New York’ta daha da yaygınlık göstermeye başlamış, bu esnada da Küba’da timba dediğimiz Küba stili salsa müziği ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu stilde daha çok bateri grubu enstrümanlarının etkisi hissedilmektedir. Timba, salsadan farklı, yeni bir ritme sahip değildir. Salsa müziğinin farklı bir versiyonu olarak nitelendirilebilir.